- durmaksızın
- ασταμάτητα
Türkçe-Yunanca Sözlük. 2010.
Türkçe-Yunanca Sözlük. 2010.
ha babam de babam — durmaksızın, sürekli … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyuna — zf. 1) Ene dik olarak, boyunca, uzunlamasına, tulani Hızlı adımlarla caddeyi boyuna yürüyorlar. H. Taner 2) (bo yuna) Ara vermeden, durmaksızın Doktor Haldun lakırtıya ondan evvel yakalanmış, boyuna anlatıyordu. M. C. Kuntay … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkkınlaşmak — nsz Kabarmak, şişmek O akşam daha, oda kıyafeti ile fazlaca şişmanlaşıp çıkkınlaşmış gövdesinden, bir de bozulmuş bir musluktan durmaksızın akan su gibi hiç dinlendirilmeden söyletilen gramofondan başka acı haber izi görünmüyordu. R. E. Ünaydın … Çağatay Osmanlı Sözlük
dursuz duraksız — zf. Durmadan, durmaksızın Ağlıyordum ve sürekli dursuz duraksız konuşuyordum. T. Dursun K … Çağatay Osmanlı Sözlük
geceli gündüzlü — zf. Hem gece hem gündüz, sürekli, aralıksız, durmaksızın … Çağatay Osmanlı Sözlük
harıl harıl — zf. Aralıksız olarak, durmaksızın, bütün gücüyle İki yaz önce harıl harıl siyasal bir cinayet romanına çalışıyorum. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayalet — is., Ar. ḫayālet 1) Gerçekte var olmadığı hâlde bazen görüldüğü sanılan cin, peri, hortlak vb. görüntüler 2) Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, görüntü Gözümün önünde durmaksızın geçen bir hayalet var. Y. Z. Ortaç 3) Belli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kopuksuz — zf. Ara vermeden, durmaksızın İki yıldır kopuksuz çalışmanın yorgunluğunu biraz atabilmek için bir iki haftalık bir dinlenme... H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk almadan — zf. 1) Heyecanla Kendisini soluk almadan dinleyen sınıfın karşısında, talebesinden birini ayağa kaldırmış, konuşuyordu. Y. Z. Ortaç 2) Durmaksızın, sürekli … Çağatay Osmanlı Sözlük
zırıldamak — nsz 1) Durmaksızın söylenerek hoşnutsuzluğunu açığa vurmak Herif yine zırıldayıp duruyor. 2) Sürekli ağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırık plak gibi — zf. durmaksızın, aynı tonda tekrarlayarak … Çağatay Osmanlı Sözlük